Dağ ardında olsun da yer altında olmasın: Kişi yaşasın da uzakta olsun hiç önemli değildir.
Dağ başı dumansız olmaz: Yüksek mevkilere, makamlara gelmiş ve sorumluluk alan
kimselerin başında dert eksik olmaz.
Dağ başına kış gelir, insanın başına iş gelir: Kış, soğuk ilkin yüksek yerlere gelir. Bunun gibi insanın başı da
felaketlerden kurtulmaz.
Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur: İnsan, her nerede olursa olsun bir gün diğerine kavuşabilir. Hiçbir şey
engel olamaz.
Dağ ne kadar yüce olsa yol üstünden aşar: İmkânsız olan zorlukların da üstesinden gelinebilecek bir yol
vardır. Azimli, sabırlı olmak gerekir.
Dağda bağın var, yüreğinde dağın var: Belli bir varlığı olan kimse varlığını sürekli düşünüp bir korku içinde
hayatını devam ettirir.
Dağları ıssız sanma, körleri gözsüz sanma: Aslında bazı şeylerden yoksun gibi görünen kişi ve nesnelerin birçok şeye
gebe oldukları bilinen bir gerçektir. Önem ve tedbir iyidir.
Daha iyisi can sağlığı: Bulunabileceklerin en iyisi oldu.
Damlaya damlaya göl olur: Küçük ve önemsiz gibi görünen şeyler birikerek büyük şeyleri
oluşturur. Küçük ve az diye önemsiz görmemek gerekir.
Danışan dağı aşmış, danışmayan yolu şaşmış: Bilmediklerini bilenlere sorarak öğrenenler en güç işlerin bile
altından kalkabilir. Bunu yapmayanlar ise güçlükler içinde yuvarlanır.
Darı unundan baklava, incir ağacından oklava olmaz: Kötü gereçle iyi bir eser yapılmayacağı gibi yeteneksiz kişilerden
iyi bir iş beklenmez.
Davetsiz gelen döşeksiz oturur: Kişi bir yere davet edilmeden asla gitmemelidir. Gittiği
takdirde istediği gibi ağırlanmayacağını bilmelidir.
Davul birinin boynunda, tokmak bir başkasının elinde: Sorumluluk birinde fakat başka birinin sözü geçer.
Davul dengi dengine çalar: Dostluklarda, evlenmelerde vb. durumlarda (zenginlik,
makam, huy gibi) kişiler kendilerine uygun kişileri seçmelidir.
Davulun sesi uzaktan hoş gelir: Kimi durumlar, ona uzaktan bakana çok hoş gelir. O
durumun içinde olanlara ise rahatsızlık verebilir.
Dayak cennetten çıkmıştır: Dayak oldukça kutsi bir eğitim aracıdır. Dövmenin
eğitici, korkutucu bir etkisi olduğunu anlatmak için kullanılır.
Dazlayan daza düşer, kel başlı kıza düşer: Bir şeyi beğenmekte çok seçici olan kimseler sonunda istemediği bir şeyle
karşılaşır. Dengeli olmak gerekir.
Değirmen iki taştan, muhabbet iki baştan: Sevgi, değirmenin iki taştan oluştuğu gibi iki kişi arasında olur.
Deli arlanmaz, soyu arlanır: Deli yaptığı bir işten dolayı kendini sorumlu tutmaz ama
yakınları onların davranışlarından utanırlar.
Deli deliden hoşlanır, imam ölüden: Kişi, kendisine her açıdan benzeyen ve ona fayda sağlayan şeylerden
hoşlanır.
Deli deliyi görünce değneğini saklar: Saldırgan kişiler, saldırgan kişilerden çekinir.
Deli kız düğün etmiş, kendi baş sedire geçmiş: Kendini bilmeyen kişiler, gelenek ve görenekleri terk ederek kendini konuk
yerine koyar.
Deliden al uslu haberi: Deli olan kimse hiçbir şeyi saklayamadığı için bildiği ve
gördüğü şeylere bir şeyler katmadan söyler. Dolayısıyla en doğru haberi vermiş
olur.
Delikli taş yerde kalmaz: Bir mahareti, yeteneği, becerisi olan kimse mutlaka bir işin
başına geçer.
Deliye bal tattırmışlar, çarşıda katran bırakmamış: Akıldan yoksun kişiler bir kez bir şeyin tadını alsalar o ve ona benzer
şeylere ulaşmak için can atarlar.
Deliye her gün bayram: Bir işle meşgul olmayan bir sorumluluk taşımayan kişi için
her gün bayramdır. Bunlar gamsız, kedersiz ve sorumluluktan uzak kişilerdir.
Demir ıslanmaz, deli uslanmaz: Kişi ve nesnelerin bazı özelliklerini değiştirmek mümkün
değildir. Bunlar işin doğasının gereğidir.
Demir tavında dövülür: Her şey için kritik dönemler vardır. Bunun zamanı geçerse bir
sonuç alınmaz. Yaşı ilerlemiş bir kimsenin eğitiminden bir sonuç almak çok zor
olur.
Demircinin canı demirden berk gerek: Zor işleri yapacak kişilerin bu zorluğu yenecek azim ve kararlılıkları
olmalıdır.
Deniz kenarında dalga eksik olmaz: Bazı ortamlarda tartışmanın, münakaşanın olması
kaçınılmazdır.
Denizdeki balığın pazarlığı olmaz: Görünürde olmayan ele geçmemiş bir nesnenin alım ve satımı
üzerinde konuşmak boşunadır.
Denize düşen yılana sarılır: Çok büyük tehlike içinde bulunan kimse, kendisine
tehlikeli olabilecek şeylerden bile yardım umar.
Derdini söylemeyen derman bulamaz: Kötü durumda olan kişiler bu durumlarını kendisine yardım
edebilecek kimselere açmalıdır. Derdine de bu şekilde çare bulur.
Dereyi geçerken at değiştirilmez: Bir işe kimlerle ve nasıl başlanılmışsa o iş aynı şekilde
bitirilmelidir. Bu, işin doğasıdır.
Dereyi, tepeyi sel bilir, iyiyi kötüyü el bilir: Nasıl ki dereyi ve tepeyi sel bilirse onun gibi kişiler de insanların iyi
ve kötüsünü ayırt edebilir.
Derin su yavaş akar: Bilgili ve deneyimli kişiler kararlarında ve konuşmalarında
sabırlı olur.
Dertsiz baş olmaz: Herkesin mutlaka bir derdi vardır.
Dertsiz baş terkide gerek: Kişiler ancak öldükten sonra dertten kurtulabilir.
Derviş tekkede, hacı Mekke'de bulunur: Kişi, uğraştığı, meslek edindiği şeylerle ilgili yerde bulunur.
Dervişin fikri ne ise zikri de odur: Bir insan davranış, hareket ve sözleriyle düşündüklerini belli ettirip
açığa vurur.
Destursuz bağa gidilmez: Bir işi izin almadan yapan bir şekilde bunun cezasını görür.
İşin kurallarını bilmek gerekir.
Deveden büyük fil var: Hiçbir insan sahip olduğu makam ve varlıkla övünmemeli,
kimseyi hor görmemelidir. Ondan üstünü her zaman vardır.
Devenin derisi eşeğe yük olur: Zengin olan kişiler ne kadar fakir olsalar da yoksullara göre
oldukça varlıklıdır.
Deveye bindikten sonra çalı ardına gizlenilmez: Herkesin bildiği, gördüğü bir yerdeki bir olayı gizlemeye çalışmak boştur.
Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur: Açgözlülük insanı küçük menfaatler peşinde koşturur, felâketlerle karşı
karşıya bırakır ve ona olabildiğince zarar verir.
Deveyi yük değil zelber yıkar: Bir kişiye asıl işin yanında sürekli ıvır zıvır, boş işler
verilirse o kişi asıl işini yapamaz.
Devlet adama ayağıyla gelmez: İnsan ancak çalışarak çabalayarak zengin olur. Mal ve şans
gelip kişiyi bulmaz.
Devletin malı deniz, yemeyen domuz: Devlete zarar vermeyi alışkanlık hâline getirenlere göre
devletin malı sonsuzdur. Yolsuzluk yapmayan da aptaldır.
Dibi görünmeyen sudan geçme: Kişi iyi bilmediği bir şeye girişmemelidir.
Diken battığı yerden çıkar: Kişiye zarar hangi yönden gelmişse o zarar yine aynı yoldan
giderilir.
Dikensiz gül olmaz: Güzel şeylerin kusurlu, eksik ve kötü yanları da olabilir. Bu
güzel şeyleri elde etmek istiyorsak bu şeylerin hoşa gitmeyen bu yanlarını da
hoş görmeliyiz. Her güzel şeyin bir noksanlığı vardır.
Dil yüreğin kepçesidir: Bir kişinin içinde ne geçerse içinde hangi duygular yer
alırsa onu ortaya çıkarır.
Dilenci dilenciyi istemez; ev sahibi ikisini de: Bir kişiden yardım isteyen kendisine yapılacak yardımın aksaması nedeniyle
başka birinin de aynı kişiden yardım istemesinden hoşlanmaz. Yardım yapması
beklenen kimse ikisinden de hoşlanmaz.
Dilencinin torbası dolmaz: Dilenen, istemeye alışık kimselerin isteklerinin sonu gelmez.
Dilim seni dilim dilim dileyim, başıma geleni senden bileyim: İnsanların başına gelen sıkıntılar çoğu zaman dilinden gelir. Neyi,
ne zaman, nasıl konuşacağını bilmeyen kişi felaketlerden kendisini kurtaramaz.
Dilin cismi küçük, cürmü büyük: Dil cismen küçüktür, ama kimi zaman sarf ettiği kötü
sözler insanın başını belâya sokup felakete sebep olabilir.
Dilin kemiği yok: Dil, yapısı itibariyle kemik içermez. Dil, her türlü
kelimeyi kolayca çıkarabildiği için bazen çelişkili sözler de söyleyebilir.
Dilini eşek arısı soksun: Hoşa gitmeyen kişiyi üzen şeyleri konuşan kimseye söylenen
bir ilenme sözüdür.
Dinsizin hakkından imansız gelir: Ahlaksız, terbiyesiz kişinin hakkından, ancak ondan
daha kötü ve ahlaksız kimse gelebilir.
Doğmadık çocuğa don biçilmez: Ele geçeceği, ortaya çıkacağı henüz belli olmayan bir
şey için önceden bir karara varılmamalıdır. Sabırla hareket etmek gerekir.
Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar: Bazı ortamlarda söylenen doğru söz çok kimseyi rahatsız
edebilir. Bunlar, kötü tarafları yüzlerine vurulan insanlar tarafından hor
görülür.
Doğru söyleyenin bir ayağı üzengide gerek: Doğru konuşmak kişilerin işine gelmediği için herkes onunla uğraşır. O,
doğru konuşmakla bazılarını üzecektir. Onun için doğru sözlü kişi bulunduğu
yerden ayrılmaya hazır olmalıdır.
Doğru söz acıdır: İnsanların kusurlarını, eksiklerini, yanlışlarını söylemek
kişilere acı verir.
Doğruluk minarede kalmış: Dünyada doğru hiç kimse yoktur. Hiç kimse dışarıdan göründüğü
gibi değildir.
Doğrunun yardımcısı Allah'tır: Doğruluğu kendine rehber edinen kimselere Allah en büyük
yardımcıdır.
Dokuz at bir kazığa bağlanmaz: Bir işin başına bir kişi olmalı ki anlaşmazlık çıkmasın.
Birden fazla yönetici ile bir iş yürümez.
Domuzdan toklu çıkmaz: Kötü huylu kişinin soyu iyi olmaz.
Domuzun kuyruğunu kes yine domuzdur: Doğuştan kötü olan kişileri ne yaparsak yapalım o bozukluklarını yok
edemeyiz.
Dost acı söyler: Kusurlarımızı gördükleri halde bizi üzmemek için
söylemeyenler bulunabilir. Gerçek dostlar bunları söylemeyi bir görev bilir.
Dost başa, düşman ayağa bakar: Ayak, olumsuzluğun, düşmenin; baş da yükselmenin
göstergesidir. Dost, yükselmemizi beklediği için başa, düşman da düşmemizi
beklediği için ayağımıza bakar.
Dost dostun ayıbını yüzüne söyler: Bir kişinin gerçek dostu yanlışları dostunun yüzüne
söyleyendir. Bu da ona çok şey katar, onu düzeltir.
Dost dostun eyerlenmiş atıdır: Gerçek dost, en zor zamanında dostunun yardımına
koşmaya hazır vaziyet alan kişidir.
Dost ile ye, iç, alışveriş etme: Ticaret, alışveriş kişiyi menfaatini düşünmeye sevk eder.
Dost kalmak isteyenler birbirleriyle alış veriş etmemelidir.
Dostluk kantarla alışveriş miskalle: İş ve uğraşlar dostluktan uzak tutulmalıdır.
Dostun attığı taş baş yarmaz: Dostlarımız bizi ne denli incitirse incitsin, bu hiçbir
zaman gücümüze gitmemelidir. Çünkü bunu iyi niyetle ve iyiliğimiz için
yaparlar.
Dut kurusu ile yar sevilmez: Özveri olmadan büyük şeylere kavuşmak mümkün değildir. Özveri
şarttır.
Duvarı nem, insanı gam yıkar: Bir demirin paslanmasına nem nasıl sebep olursa bir insanın
çökmesine de dertler ve sıkıntılar sebep olur.
Düğün aşıyla dost ağırlanmaz: Ortak bir mal ile kişi sevdiklerini ağırlamamalıdır. Kişi,
özel uğraşla dostunu ağırlamalıdır. Dostunu baş üstünde tutmalıdır.
Dünya malı dünyada kalır: İnsan öldüğü zaman malını öbür dünyaya götürmez. Bu
maldan ancak yaşadığı sürece yararlanabilir. Öyleyse gereksinmelerimizi
karşılamak için kendimizi sıkıntıya sokmadan servetimizi rahat rahat
harcamalıyız.
Dünya Sultan Süleyman'a bile kalmamış: Hz. Süleyman, zenginliğiyle de tanınırdı. Allah'ın
izniyle çok şeye hükmederdi. O, dünyadan bir şey götürmediğine göre bizler
dünyanın geçiciliğine aldanmamalıyız.
Düşenin dostu olmaz: Makam, mevki, mal, mülk sahibi kişilerin dostları çoktur.
Kişi bunlardan yoksun düşünce çevresinde kimse kalmaz. Kimse zor durumlarda,
felaketlerde insanın yanında yer almaz.
Düşmez kalkmaz bir Allah: Hayatta hiçbir şey olduğu gibi kalmaz. Sağlık,
zenginlik, varlık bir anda tersine dönebilir.
Düt demeye dudak gerek: Bir işin gerçekleşebilmesi ancak gerekli koşulların
oluşmasıyla olur. Gerekli koşullar olmadan iş gerçekleşmez.
Ayrıca bakınız
A harfi ile başlayan atasözleri ve anlamları
B harfi ile başlayan atasözleri ve anlamları
C,Ç harfleri ile başlayan atasözleri ve anlamları
D harfi ile başlayan atasözleri ve anlamları
E harfi ile başlayan atasözleri ve anlamları
F harfi ile başlayan atasözleri ve anlamları
G harfi ile başlayan atasözleri ve anlamları
H harfi ile başlayan atasözleri ve anlamları
I,İ harfleri ile başlayan atasözleri ve anlamları
K harfi ile başlayan atasözleri ve anlamları
L harfi ile başlayan atasözleri ve anlamları
M harfi ile başlayan atasözleri ve anlamları
N harfi ile başlayan atasözleri ve anlamları
O,Ö harfleri ile başlayan atasözleri ve anlamları
P harfi ile başlayan atasözleri ve anlamları
R harfi ile başlayan atasözleri ve anlamları
S,Ş harfleri ile başlayan atasözleri ve anlamları
T harfi ile başlayan atasözleri ve anlamları
U,Ü harfleri ile başlayan atasözleri ve anlamları
V harfi ile başlayan atasözleri ve anlamları
Y harfi ile başlayan atasözleri ve anlamları
Z harfi ile başlayan atasözleri ve anlamları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder